27 Mart 2014 Perşembe

İTALYA'NIN ŞARAP VADİSİ AOSTA'DA MONT BLANC'IN GÖLGESİNDE KAYAK

Tarihi milattan önce 9. yüzyıla uzanan Aosta vadisi İtalya'nın önemli şarap bölgelerinden bir tanesi. İtalya'nın kuzeybatısındaki vadi İsviçre ve Fransa ile komşu. En yakın havaalanları Milano, Torino ve Cenevre. Bölgedeki en popüler kayak merkezi Courmayeur. Kasaba Milano Malpensa havaalanına 1,5 saat , Torino havaalanına yaklaşık 1 saat mesafede. Araba kiralamak bölgede gezmek için uygun bir tercih ,A5 otobanından hiç şehir trafiğine girmeden ulaşım oldukça kolay. Ancak Milano'da alışveriş yapma niyetiniz var ise elbette tüm İtalya'da olduğu gibi Milano şehir merkezinde inanılmaz trafik var. Hergün havaalanlarından bölgeye iki sefer var ancak kayaklarla , uçak saatlerini denk getirme ve rötarları düşündüğünüzde çok iyi bir seçenek değil. Havaalanından en kolay ulaşım gitmeden önce transfer ayarlamak. Courmayeur özellikle haftasonları bölgenin sadece kayak değil aynı zaman da iyi restoranları ile de çok gözde olduğu için haftasonları aç kalmamak için mutlaka gider gitmez rezervasyon yaptırın. Her keseye uygun otel ve apartlar var. Oteller genelde oda kahvaltı şeklinde hizmet sunuyor. Apartların sayısı hiç az değil , alış-veriş için bol miktarda market mevcut. Akşam kayaktan sonra komşu Pre-Saint Didier de kaplıca da dinlenmek için ideal bir seçenek. Courmayeur 1.225 m de kurulmuş bir kasaba, kayakçılar, snowboardcular için çok ideal pistleri var. Ayrıca heliski ve cross country meraklılarına özel pistler var. Kayak merkezine çıkan avrupanın en büyük gondolu sabah 9'da açılıyor ve her hava şartında çalışacak şekilde planlanmış. Zirve 2.755 m. Kayak merkezinde 24 farklı lift var. 4 siyah, 17 kırmızı ve 8 mavi pist var. En uzun pisti 7 km ve pistlerin toplam uzunluğu 100 km. Günlük sağlık sigortası bedeli sadece 2,5 euro ve tüm pistlerde üst düzeyde güvenlik önlemleri ve ilk yardım hizmeti bulunuyor. 24-29 ocak 2012 tarihlerinde dünyanın önemli kayakçıları swatch serbest stil kayak yarışmaları burada yapıldı.Kayak okulunda grup ya da özel ders alma imkanı mevcut , fiyatlar oldukça uygun, eğitmenler tecrübeli ve hazırlanan pistler her yaşta öğrenmek için ideal. Skipasslarda her 3 güne 1 gün bölgedeki La-Thuille ve Pila'daki kayak merkezlerinde ücretsiz kayak ve transfer imkanı sağlıyor. Skipass alırken benim önerim Fransa Chamonix'i de unutmamak. Avrupa'nın en yüksek dağı Mont Blank'ın eteklerindeki Courmayeur'un en büyük özelliği kendi pistleri bile size günlerce keyif imkanı sunmasına rağmen ,hergün başka bir yerde kayak yapabilme imkanı vermesi. La-Thuille yaklaşık 30 dakika mesafe'de siyah pist ve orman içinde kayak yapmak için ideal. Zirveden inerken sola saparsanız İtalya sağa saparsanız La-Rosiere (Fransa). La-Thuile ve La Rosiere de toplam uzunluğu 160 km olan 20 siyah ve 43 kırmızı pist var. Pistlerin uzunluğu ve sayısı ne kadar cazip olsada konaklama, yemek ve diğer aktiviteler açısından tavsiyem Courmayeur. Chamonix yaklaşık 45 dakika ve Fransa'nın en önemli kayak merkezlerinden bir tanesi. Dönüşte hem La Scala operasını görmek ve şanslıysanız bir opera izlemek hem de moda merkezinde alış-veriş için Milano'da bir gün geçirmeyi de tavsiye ederim. Başak Yücetin

DÜNYA 100 KİŞİLİK BİR KÖY OLSAYDI

David J. Smith'in “Dünya 100 kişilik bir köy olsaydı” kitabını kızım daha 7-8 yaşlarındayken almış ve onunla keyifle okuyup , hayaller kurmuştuk. Bu kitabı yıllar sonra hatırlamamın sebebi eşim ve kızımla bu sene yaptığımız Viyetnam – Kamboçya gezisinde ziyaret ettiğimiz bir köy. Smith kitabında şöyle der ; Bu köydeki 100 kişiden 60'ı Asyalı, 14'ü okur-yazar değil, sadece 1 kişi üniversite mezunu , 30 kişi beyaz tenli,17 kişinin temiz suyunun olmadığını, 24 kişinin karanlıkta yaşadığı,sadece 7 kişinin bilgisayara sahip olduğu, 20 kişinin yetersiz gıdası, 50 kişinin aç ve 1 kişinin ise açlıktan ölmek üzere olduğunu yazar. Bırakın yıllar önceyi bugün bile olaya kızımın gözünden bakmaya çalıştığımda yaşadığımız Antalya'da ,seyahat ettiğimiz avrupa şehirlerinde bırakın insanların temiz suya , elektiriğe sahip olmadıkları maalesef teknoloji çöplüğüne dönen evlermizden bakarak sadece 7 kişinin bilgisayara sahip olduğunu hayal etmesi imkansızdı ta ki o köye gidene kadar. Kamboçya milattan 4000 yıl öncesinde insanların mağaralarda yaşadığının bilindiği çok eski bir yaşam bölgesi. Daha çok Hindu kökenli olmalarına rağmen Khmer'lilerin yaşadığı bir ülke. Biraz sinema ve tarihle ilgili olanlar Kızıl Kimerleri çok iyi hatırlaralar. En görkemli yaşamları Angkor Krallığı döneminde 802'de kral II. Jayavarman ile başlıyor ve yaklaşık 600 yıl boyunca Kimer kralları tarafından yönetilmiş.Angkor krallığı 12. yüzyılda bölgenin en güçlü krallığı , Angkor tapınakları da o zamanın en önemli din ve eğitim merkezi. 14. yüzyılda gücünü kaybetmeye başlayan krallık ikinci dünya savaşında Japon ve Fransızların işgalleri, soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği'nin baskıları ve en son olarak'ta yaşanan Pol Pot rejiminde nüfusun 5'te 1'inin , özellikle de eğitimli kesimin öldürülmesi sonucunda 1980'lere geldiğimizde ekonomik,sosyal anlamda dünyanın en kötü durumdaki ülkelerinden birisi haline geliyor. Seam Reap bugün Uluslar arası havaalanı olan küçük turistik bir kasaba. Uzakdoğunun bazı yerlerinde bulmanın çok zor olduğu uluslarası yemekler, eğlenceler ile uzak doğunun masajı ve Angkor tapınaklarını barındıran ve bence herkesin ölmeden önce mutlaka görmesi gereken yerlerden bir tanesi. Hele gezginler ve fotoğraf tutkunları için o Angkor tapınakları, Angelina Jolie'nin role aldığı Tom Rider filminin çekildiği yer ağaçlar tarafından tamamen yok edilmeden görülmeli. Tonle Sap gölü Mekong nehrinden beslenmekte ve suyun yüksek olduğu zamanlarda 12.000 km²'yi bulurken kuru dönemlerde 2.500 km²'ye kadar küçülmekte. Gölde kuş gözlemcilerinin ilgisini çekecek 100 farklı kuş türü ile suda balıktan, timsaha 200 farklı canlı çeşidi yaşamakta. Yüzen köylerde yaşayan halk suların yüksek olduğu zamanlarda balıkçılıkla, alçaldığı zaman ise tarım ile geçimini sağlamaktadır. Gittiğinizde kolay ulaşabileceğiniz ve tekne ile gezebileceğiniz 3 köy var. Chong Khneas, Kampong Phluk ve Kampong Khleang. Chong Khneas en yakın olanı tuk-tuk veya taksi ile gidebilir orada sürekli bekleyen küçük veya büyük botlardan birisi ile gezebilirsiniz. Kimer ve Viyetnam'lıların yaşadığı bir köy. Kampong Phluk Kimer'lerin çoğunlukta olduğu yaklaşık 3.000 kişinin yaşadığı bir köy. Ulaşımı Chong Khneas'a göre daha zor yağışlı dönemde kara yolu oldukça sıkıntılı o yüzden sudan ulaşımı da ancak Chong Khneas'a giden botların kalktığı iskeleden sağlayabilirsiniz. Macaques olarak adlandırılan kısa kuyruklu sadece bu bölgelerde görülen yengeç yiyen maymunlara kadar zengin bir vahşi yaşam ve gerçek köy yaşamını görmek için harika. Kampong Khleang yaklaşık 35 km uzaklıkta ve enaz turistin gittiği bir köy. Bu köy Kampong Phluk'un 10 katı nüfusu ile gölün en kalabalık köyü. Bu köyler iskelelerin üzerine kurulmuş salların üstünde yüzen köyler çünkü her yapı(ev,okul vb) bir sal üzerinde kurulmuş. Chong Khneas sürekli su olan bir köy. Ancak kuru dönemde Kampong Phluk'da evler yerden 6m, Kampong Khleang'da ise 10m. yüksekte kalıyor. Biz Siem Reap kasabasına tam 15 kilometre uzaklıkta olan Tonle Sap gölü üzerine kurulmuş yaklaşık 170 köyden merkeze en yakın ve en iyi durumda olan Chong Khneas'ı ziyaret ettik.Şansımıza sular en üst seviyede , yağmur ve fırtına eşliğinde teknemizin bir kısmını tamamen branda ile örterek meşakkatli bir yolculukla köye ulaştık. Fırtınada seyahat nasıl şans olabilir diye sorarsanız ben gittiğim ortamın zor şartlar altında daha iyi gözlemlendiğini ve anlaşılabileceğine inandığım için. Biz çöp poşeti naylonundan yapılmış 1$'a aldığımız yağmurlukların içinde , bölgeye göre oldukça lüks ve korunaklı teknemizle seyahat ederken ilk karşımıza çıkan 7-8 yaşlarında sağnak yağmurun altında sırılsıklam olmuş boynundaki kocaman yılanla teknemize yaklaşmaya başlayan küçük kız oldu. Motoru annesi kullanıyor, kendisinden daha küçük erkek kardeşi de elindeki kamplumbağayı bize uzatıyordu. Tek arzuları da “ one dollar” dı. Motorumuz köye yaklaştıkça sayıları artan çocuklu tekneler ve derme çatma evler görünmeye başladı. Köyün okulunun önünden geçerken bizim aşure tencerelerinin içinde ellerindeki sopaları büyük bir hünerle kullanarak hızla teknemize yaklaşan çocuklar önce bizi güldürürken artık gördüğümüz yokluk bir süre sonra kızımın göz yaşlarına dönüştü. 15 yaşında birçok avrupa ülkesini görmüş yaşına göre iyi bir gezgin sayılabilecek yurtiçi ve yurtdışı seyahat tecrübesine rağmen ilk defa çocukluğundaki kitap sayfalarının hayal değil gerçek olduğunu gördü. Bu köylerde temiz içme suyu, elektrik yok, bırakın üniversite mezununu okuma- yazma bilen insan sayısı çok az, açlık ve yetersiz beslenme nedeni ile gerişme gerilikleri çok net görünen insanların yaşadığı bu köyde bilgisayar veya internet zaten kimsenin aklına gelmedi. Yaklaşık 8-10 m²'lik ev demenin çok zor olduğu her tarafının derme çatma örtüldüğü barakalarda 4-6 kinin yaşaması gerçekten inanılmazdı. Bir doktor olarak yerel rehberlerden ve bazı kaynaklardan araştırdığımızda gördüğümüz bebek ölüm hızının yüksekliği, bulaşıcı hastalıkların yaygınlığı, gebe ölüm hızları vb sağlık göstergelerinin kötülüğü bizleri bilimsel veriler ışığında tekrar hayal kırıklığına uğrattı. Göl suyu onların herşeyi, besin kaynağı, içme – banyo -bulaşık-çamaşır suları,ulaşım yolları. Evet sağlıklı temiz suyun olmadığı tüm bu köylerde insanlar göl suyunu hem yemek yapımında hem de bulaşık ve çamaşırı yıkmaka için kullanıyorlar. Daha fazla ileri gitmemek için tuvaletlerden bahsetmiyeceğim. Gelir ve yaşam düzeyinin çok düşük olduğu bölge tüm Uluslar arası yardım kuruluşlarının en çok destek vermeye çalıştığı bölgelerden bir tanesi. Bazı dönemlerde birçok ülkeden gelen gençler hem eknomik destek hem de fiziksel destekleri ile okul vb yapılar yapmak için çalışıyorlar. Dünya Sağlık Örgütü temiz su temini ve aşılama programları için çalışıyor. Kamboçya mutlaka herkesin görmesi gereken güzel insanları yaşadığı sizi Angkor krallığının dönemlerinde yapılan budizmin mistik havasını soluyabileceğiniz inanılmaz görkemli tapınaklardan , 21. yüzyıla girerken insanların yaşadığı akıl almaz kötü şartlara kadar farklı duygular içinde bırakan harika bir ülke. En imrendiğim ise Phnom Pean havaalanında karşılaştığımız 1 aydır sırt çantaları ile Kamboçya'nın tüm kıyılarını gezen genç çiftti. Umarım bir gün bende onlar kadar iyi bir gezgin olabilirim. Levent Yücetin
Yağmur altında ilk bota binerken ki gülen yüzlerimiz

Köyün bir kısmı
Çocuğun ulaşım aracı

Okulda çocuklar, ayakları çıplak

Bunlar oldukça iyi haldeki evler




Köyün genel görünüşü

Annesinin kucağında bebek

Sadece 1 dolar için yağmur altında bekleyen çocuklar

Bu çocuğun tek keyfi hamağı, ne ipad ne facebook

Ailece öğle yemeği