22 Nisan 2016 Cuma

SADAKO SASAKİ'NİN TURNA KUŞLARI VE BARIŞ

Hiroşimalı binlerce küçük kızdan biridir Sadako Sasaki. 1945'te ABD'nin atom bombası Hiroşima'daki evlerinin bir mil uzağında patladığında iki yaşındaymış henüz. Yaralanmamış, hastalanmamış. Okuluna gidiyormuş güzel güzel. Ancak 12 yaşına geldiğinde hastalanmış birdenbire. Doktorlar, Sadako'ya 'atom bombası hastalığı' adı verilen kan kanseri (lösemi) teşhisi koyup hastaneye yatırmış. Ama durumu ümitsizmiş. Hastanedeki tüm doktorlar, küçük kızın ölümü için gün sayarken, küçük Japon kızı hayat doluymuş. Koridorlarda koşuyor, oynuyor ve diğer hastalara yardım ediyormuş. Hastaların arasında en sevdiği kişi ise 80 yaşlarında, kendisi gibi kanser olan yaşlı bir kadınmış, ölüm döşeğindeki bu yaşlı kadını hiç yalnız bırakmamış. Kadın ölmeden hemen önce Japon inanışına göre uzun yaşamı, umudu, şansı ve mutluluğu simgeleyen 'Kâğıttan Bin Turna Kuşu' efsanesini anlatmış; “Eğer bir kişi kağıttan 1000 tane turna kuşu yaparsa, her istediği kabul oluyor. Ben yapamadım, sen yap ve kurtul”demiş ve son nefesini vermiş.
Küçük Japon kızı çok üzülmüş ama hayatta kalma arzusuyla geleneksel Japon sanatı olan origamiyle kağıtan turna kuşları yapmaya başlamış. Neşe içinde çalıştığından ilk başlarda çok hızlı yapıyormuş. 1000 tane turna kuşu yapması işten bile değilmiş. Katlarken de konuşmuş turnalarıyla: "Kanatlarınıza 'huzur' yazacağım. Böylece tüm dünyada uçabileceksiniz.İlk 500 turna kuşunu çok hızlı şekilde yapmış , kendisini iyi hissetmeye başlamış, hastanın da durumunun iyi olması üzerine doktorlar eve izinli olarak göndermişler. Ancak bir hafta sonra çok ağırlaşmış olarak tekrar hastaneye yatırılmış. Küçük Japon kızının kısacık yaşamı 1000 turnayı katlamaya yetmez. 25 Ekim 1955 günü 644. kâğıttan turnayı yapar, 645.'yi tamamlayamadan ölür. Gözleri kapanırken hemşireler ve hastabakıcılar, postadan çıkan yüzlerce origami kuşuyla odasına girmişler. Ama küçük Japon kızı yüzünde bir tebessüm yatağında cansız yatıyormuş. Sadako Sasaki arkadaşlarının katladığı eksik olan 356 turna kuşu ile birlikte gömülür. Postacılar aylarca kağıttan turna kuşu taşımışlar hastaneye. Sayısı milyonlara ulaşan turna kuşları bugün Japonya’da bir müzede sergileniyor…
O günden bu yana turna kuşu barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesi olur. Arkadaşları Sadako'nun ve atom bombasından ölen bütün çocukların anısına bir anıt hayal etmeye başlarlar. Gençler ülkenin her yanında bu proje için para toplar. Sonunda hayalleri gerçek olur ve 1958'de Hiroşima'da Barış Parkı'nda Sadako'nun anıtı törenle açılır. O günden bu yana her yıl Barış Günü olan 6 Ağustos'ta dünyanın dört bir yanından çocuklar yaptıkları kâğıttan bin turna kuşunu Sadako'nun Hiroşima'daki anıtına gönderirler. Çünkü Sadako'nun anıtındaki yalvarış, aynı zamanda tüm çocukların ortak duygusudur: "Bu bizim duamız, dünyada barış istiyoruz." Meydan meydan, cadde cadde, sokak sokak, ev ev uçuşan, alanlarda 'Savaşa hayır' diye haykıran, evlerin ampullerinde barış için bir dakika karanlık olan turna kuşları tüm dünyadaki yandaşları gibi 'Biz bu savaşı durdurabiliriz', 'Savaşı halka sor' diyerek belki de şimdiye kadar yapılan özgüveni en güçlü eylem sürecini gerçekleştiriyorlar.
Her Japon çocuğu ilkokul döneminde mutlaka Hiroşima'yı ziyaret eder. Hiroşima bir Japon için savaşı, onun acımasızlığını,hayatın değerini simgeler. Aynı zamanda bu ziyaretin amaçlarından bir tanesi de Japon milli birliğini sağlamaktır. Verilen mesaj ise ; ot dahi bitmeyen alanları göstererek,güçlü olmak zorundasınız. Eğer bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.
Beni çok etkileyen Japon ilkokul öğrencileriyle yaşadığımız bir anıyı da paylaşmak istiyorum;
Çocuklar dünya insanı olmak için ingilizce öğrenmek istiyorlar. Bunun için de oraya gelen turistlere yaklaşarak; “size birkaç soru sorabilir miyim ?” diyorlar. Ellerinde yazılı olan kağıttan; “what is your name; where do you come from “ gibi birkaç soruyu kıkırdaşarak soruyorlar. Asıl çarpıcı kısmı ise sonu; böyle durumlarda hep olduğu gibi vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz diyerek ayrılmak yerine mutlaka aldıkları zamana karşı size bir hediye veriyorlar. Çünkü zaman en değerli şey ve siz onu onlara verdiniz. Hediye mi tabiki kendi katladıkları kağıttan turna kuşu.





SADAKONUN TURNALARI
Kapıları çalan benim, kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem, göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler
N.HİKMET