4 Nisan 2014 Cuma

CHIANG MAI ve KUZEY DAĞ KABİLELERİ














Tayland hepimizin hafızalarında yer eden “Kral ve Ben” filminin geçtiği Siam krallığıdır. Bu filmi hatırlayanlar bu ülkeyi biraz inatçı bir kralın yönettiği ama kültür ve doğa zenginliği bol bir ülke olarak hatırlarlar. Chiang Mai 1250 ile 1850 arasında gösterişli bir yaşam süren Lanna Krallığının kalbi ve ruhudur. Chiang Mai’de Bangkok, Pattaya yada Phuket’ten çok farklı olarak din kültürü,bölgesel danslar,yemekler, el dokuması ve festivaller bulabileceğiniz bir Tayland karşınıza çıkar. Chiang Mai ‘ye Bankok’dan yaklaşık bir saatlik uçak yolculuğu ile ulaşılabilir. Tayland seyahat etmek isteyenlere önerim www.sawadee.com web sayfasını ziyaret etmeleri ve National Geographic’in Tayland kitabını okumaları. Chaing Mai de konaklama için önerim gece pazarı çevresinde bir otel. Pazar tüm Tayland’da olduğu gibi geç saatlere kadar açık ve yemekten hediyelik eşyaya kadar pek çok ihtiyacınızı karşılayabiliyorsunuz.Otel rezervasyonunuzu tüm acentelerden hatta Bangkok havaalanından bile yaptırabilirsiniz. Gecelik oda kahvaltı 4 yıldızlı bir otelde konaklama yaklaşık kişi başı 30 $ civarında. Chaing Mai Bangkok’un kalabalığından sonra oldukça sakin ve düzenli bir şehir.Üç kişinin rahatça seyahat edebileceği “tuk-tuk” denilen üç tekerlekli motorsikletlerden bir tane kiralayarak hiç yorulmadan, üstelik sadece 10$’a çok güzel bir şehir turu yapabilirsiniz. Şehir merkezinde 14. yüzyılda kurulan Lanna Krallığının din merkezi olan ve halen aktif olarak Budist rahip yetiştiren en ünlü tapınak kompleksi “Wat Phra Sing” öncelikle görülmesi gereken mekanlardan. Warowot market ülkenin tipik pazarlarından biri ve yürüyüş rotası için çok iyi bir başlangıç noktası .Üç Kral Anıtı eski Lanna Krallığı’nda kralların ibadet ettiği en popüler alandır. Sabah gün doğumu ile açılan küçük Çin tapınağı Kuan U Shrine öğleden sonra saat beşte kapandığı için buranın ziyaret saatini ona göre ayarlamak gerekiyor. Diğer gezilecek yerler Wat Saen Fang, Wat Chedowan, Tha Phae Kapısı ve Wat Chedi Luang. Chaing Mai’ ye ulaştığınızda ilk yapmanız gereken şey ertesi gün için etnik grupların yaşadığı dağ kabileleri için bir tur satın almak. Bu organizasyonu otel resepsiyonundan yapabileceğiniz gibi şehirde gezerken önünüze çıkan tur şirketlerinden de yapabilirsiniz. Tur satın alacağınız şirketler ilk görünüşte pek güven veren yerler değil ancak 10 günlük Tayland seyahatim sırasında tüm şehir içi turlarından, otel rezervasyonlarına, iç hat uçuşlarına kadar tüm organizasyonları hep bu şirketler aracılığıyla yaptım.Uçakta biniş kartımı alana kadar yada otelde girişimi yapana kadar kafamda soru işaretleri oluşmadı değil ama hiçbir sorunla karşılaşmadım. Chiang Mai Tayland’ın kuzeyinde, Burma sınırına yakın Tayland’ın Bangkok’tan sonra ikinci büyük şehri.Şehrin kuzeyindeki dağ köylerinde yaşayanların tümüne “Chao khao” yada dağ insanları diyorlar. Homojen bir topluluk değiller. Kendi içlerinde dil, kıyafet, tarih, gelenek ve dini inanışlar yönünden büyük farklılıklar var. Tayland hükümetine göre 6 büyük etnik grubun yaklaşık 500-800 bin kişi olduğu söyleniyor .Bu gruplar birbirine coğrafik olarak çok yakın ama tamamen kapalı köylerde yaşıyorlar. Şehirden ayrılmadan mutlaka yol üstündeki bir marketten bol miktarda su ve yiyecek alın. Bazı günler kurulan pazarlardan bir tanesine rastlarsanız inanılmaz lezzetli tropikal meyvelerden bizim tuzlu fıstığımıza kadar bir çok şeyi bulabilirsiniz ve mutlaka alın. Ana yoldan ayrıldıktan sonra bir market yada restoran bulma şansınız hiç yok.Bu köylere giderken çocuklar için çikolata ve şeker alın. 1$ yaklaşık 35-40 baht. Bazı köylerde fotoğraflarını çekmeniz için 10-20 baht gibi bir ücret vermek adet haline gelmiş. Para talep etmiyorlar ama yanlarına bırakırsanız sevinerek kabul ediyorlar.Sadece fotoğraf için para vermek yerine sattıklar el yapımı hediyelik eşyalardan satın almanızı öneririm. Bu hediyelik eşyalar onların tek geçim kaynağı ve Türkiye’ye döndüğünüz zaman yanınızda çevrenize dağıtabileceğiniz bir sürü hediye oluyor. Köylerin düzenli bir ulaşım aracı yok, şehir merkezine uzak ve toprak yolla ulaşılıyor ve tüm evler ağaç yada bambudan yapılmış. Suya dayanıklılığı nedeni ile tüm dünyada çok değerli olan ve yat yapımında kullanılan “ tik” ağacı çok bol. Bu ağaçtan yapılan hediyelik eşyalar çok güzel ve ucuz ancak ağırlığı nedeni ile uçakta bagaj sorunu çıkartabilir. Hiçbir köyde elektrik yok, bazılarında hükümet tarafından verilen güneş enerjisi ile elektrik üreten paneller var. Su bambu kamışlarla dağ eteklerinden getiriliyor. Fotoğraflardan tanıdığımız “zürafa kadın”lar Tayland’da “halkalı” anlamına gelen “ Pa Dong” olarak biliniyor 5 yaşında takılmaya başlayan, pirinçten halkalar her üç yılda bir 3 adet arttırılarak evlenene kadar yada 20 yaşına kadar takılıyor. En fazla 32 halka takılabiliyor. Halkalar boynu uzatmıyor sadece omurların arasını daralttığı için omuzlar aşağı iniyor ve boyun uzamış gibi görünüyor. Köy dışarıya kız vermiyor ve halkaları kızlarını çirkinleştirmek için takmaya başlamışlar. Çirkinleşmek isteyen bu kadınlar, görsellikleri ile dünyanın dört bir yanından onları görebilmek için gelen turistler nedeni ile köyün tüm geçimini sağlıyorlar. Karenler aslen Myanmar’da(Burma)’dan mülteci olarak Tayland’a göçmüşler.Kendilerine gösterilen bu yerde yörenin en temiz ve düzenli köyünü kurmuşlar. Kayo’nun kadınları ise ağır küpeler takarak kulak deliklerini neredeyse bir yarık haline getiriyorlar. Kadınları koyu renk giysili Akhalar en kalabalık ama hükümetle sürekli çatıştıkları için en fakir grup.Kurdeleli siyah başlıklarının alt ucunda bizdeki gibi gümüş paralar sıralı. Hayaletlerin, doğanın ve atalarının gücüne inanan Akhalar, onlar için ritüeller düzenleyerek hayvanlar kurban ediyorlar. Gece pazarlarında hediyelik eşya satan Hmong kadınları hacimli dolgun saçları ve saç sitilleri ile göze çarparlar. Onları dağlarda bölünmüş gruplar halinde renkli tenleri ve geleneksel kıyafetleri ile görebilirsiniz. Lahular en asimile olmuş gruptur. Geleneksel kıyafetleri siyah üstüne beyaz çizgilidir. Ekonomisi en güçlü olan Lisular mavi etek, kırmızı bluz giyiyorlar ve üstünde abartılı boncuklar ve renkli ipler olan baş örtüleri kullanıyorlar.Lisu kadınlarının boyunlarında bol miktarda gümüş kolyeler görebilirsiniz. Mienler orijinleri olan Çin kültürüne daha yakındır. Mien kadınları çok şık giysileri ile kolaylıkla fark edilirler. Sevgili dostum Selahattin Çelik ile rastlantı eseri başlayan Tayland seyahatim, gruptan ayrılıp bize katılan Olcay Özdemir ile daha da zenginleşti. Hepimizin anılarında her zaman zevkle hatırlanılacak olan bu seyahati doğayı, yeni kültürleri tanımayı seven herkese mutlaka tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder